EBUBEKİR PAMUKÇU’NUN HAYATI
Zaza dil ve kültürüne gönül vermiş bir Zaza aydınımız. Kendi aidiyetine yönelik gönül veren bu konuda her tür zorlukları görerek kendi dil ve kültürünün yeşermesi için kendi yaşam pınarından ona hayat suyu akıtan değerli aydınımız, hayatını idame edebilmek için görev yaptığı tüm yer ve işlerde boş zamanlarını da kendi kültürüne ayırdı. Sistemin, üzerindeki tüm baskı sindirme tutumlarına rağmen inandığı ve gönül verdiği yoldan vaz geçmedi ve o yoldan devam eti.
- 02.04.1946 yılında Çermik –Buderan (Pamuklu) köyünde. (Asıl doğum 1947, 1964 yılında Dicle ilk öğretmen okulunu bitirdiğinde, 17 yaşının içinde olduğu için mahkeme kararıyla 1947 olarak büyütülmüştür.) Anne adı, Hava; baba adı Kemal; 10 çocuklu aile
-Eylül 1964-Mayıs 1966 Uşak-Karahallı-Karayakuplu köyü ilkokulu öğretmeni
-1966 Yaz; kısa dönem er öğretmen
-1966-1967 öğretim yılı Erzincan Er Eğitim Okulu öğretmeni
-1967-69 Sakarya-Geyve-Şehran Köyü İlkokulu öğretmeni.
-1969-1976 İstanbul-Şile-Karamandere Köyü İlkokulu Öğretmeni
(O arada İstanbul’da Eğitim Enstitüsü yaz Okulundan Türkçe öğretmenliği diploması aldı, 1976
Sonbaharında Ovacık Yatılı Bölge okuluna atandı)
-12 Mart sonrasında İstanbul’da çalışırken yazdıkları nedeniyle iki kez tutuklandı, sürekli izlemde
Tutuldu. Üçüncü yargılanmasında (1974) 7,5 yıl hapis, sonrasında Afyon’da 2 yıl sürgün cezasına
Çarptırıldı; 27 Nisan 1974 tarihinde yürüklüğe giren af yasası kapsamında mahkemeden salıverildi.)
-Ovacıkta çalışırken tutuklanıp Tunceli’de sorgulandığı sırada kaburga kemikleri kırıldı.
- Bu olaydan sonra, “Halkı isyana teşvikten” gözaltına alınıp Diyarbakır sorgu evinde üç ay kadar
Tutuldu, serbest bırakıldı. Ovacık’a döndüğünde Van’a sürgün edilmişti. Dostları, onu imha etmek
İçin o yola başvurduklarına ikna ederek Van’a gitmekten caydırdılar. İşsiz ve sıfır ekonomiyle
İstanbul’a döndü. O sırada 9 yaşlarında olan Mertcan, onun ardılı Orhan Kemal ve evin küçüğü, kızı
Pınar ile birlikte üç kişilik bir aileydiler. İstanbul’a döndükten bir süre sonra son çocukları Özgür Fırat
Dünyaya geldi.
- Ovacıktayken, uzun süredir üzerinde çalıştığı Zazaca-Türkçe sözlüğü basıma hazır hale getirdi ama
Bastırmaya fırsat bulmadı. Son göz altısında (1981, Sonbahar. Arkadaşlarının, ‘evini temizlemek’
Amacıyla yaktıkları kitaplarının arasında, ne yazık ki bu çalışması da vardı)
- Ovacık’tan İstanbul’a dönünce, Üsküdar-Zeynep Kamil’de Merdivenli Sokakta ucuz bir ev kiraladı.
Evin iki sokak altında da “Piya Kitap, Kırtasiye” açtı, aynı anda periyodik ‘Piya’ gazetesini birkaç sayı
çıkardı. (Piya’nın ilk çıkışı)
- işyerine yönelik ırkçı saldırıların artması nedeniyle, karşıda PİYA adıyla ilk yayınevinin temelini attı.
Yayınevi ekonomik beklentileri karşılayacak duruma gelmediği için, İst. Belediye. Bşk. İsvan’ın desteğiyle
Kütüphane ’de işe başladı. Düzgün ve verimli çalıştığı için Aşiyan Müzesi Müdürlüğüne atandı, ama
12 Eylül darbesinden kısa bir süre sonra işine son verildi. En yatkın olduğu, çocukluğundan beri
Hayalini kurduğu iş olan yayın işine döndü, Cağaloğlu dolayında Kısmet İş Hanının 4. Katında bir yer
açtı; “PİYA YAYINEVİ” Bir yandan da, Gözlem Yayınevinin sahibi olan dostu boş zamanlarında
Kendilerine yardımcı olması karşılığında düzenli bir ödeme yapıyordu.
- 1981 sonbaharında, yabancısı olduğu, hiç ummadığı bir gerekçeyle gözaltına alındı; Örgüt Üyeliği!
Polis, son on yıldır kendilerini peşinden koşturan Ebubekir’e farklı bir son hazırlamayı aklına
Koymuştu. İşkencelerde hırpalanmış bedeni her an düşebilirdi; polisin hain tuzağını bir karşı atakla
Boşa çıkarma planı yaptı. Plan tutar da dışarıya çıkarsa, bir daha dönmemek üzere, kapağı yurtdışına
Atacaktı. Gözaltından bırakılır bırakılmaz, uzun süre eşinin bile bilmediği yerlerde gizlendi. 1983 yılı
Kasım ayında, DDKD örgütünün sınır olanaklarını kullanarak ülkeden ayrıldı.
1984 yılı sonbaharında İsveç’e gitti, birkaç ay sonra çocuklarını yanına aldırdı.
Türkiye’de işkencelerin bedeninde yaptığı hasara bağlı olarak yakalandığı kanser e yenik düştü.
18 Temmuz 1991 yılında, yaşamının en verimli çağında Stockholm’de bir hastanede vefat etti,
Vasiyeti üzerine cenazesi Buderan köyüne getirildi, dedesinin yanına defnedildi.
Öğretmen okulu yıllarında, birkaç yıl sonrasında şiirleri bazı dergilerde yayınlandı.
Yetmişli yılların başında TGS (Türkiye Gazeteciler Sendikası Üyesiydi, Yılmaz Güney ve Ahmet Arif ile
Birlikte TGS içinde devlere karşı ayakta kalma mücadelesi verdiler.
Yayınladığı kitaplar sırasıyla şunlardır:
1.Ozanlar ve Yazarlar (antoloji)
2.Kurtuluş savaşı (şiir)
3.Mezarlığı Unutmak (şiir)
4.Kediyi Niçin Öldürdüm (çocuk kitabı)
5.Kolumdaki Sancı (çocuk kitabı)
6.Aşiyan (Tevfik Fikret biyografisi)
7. Zazaca-Türkçe Sözlük (yayınlayamadı )
8. Dersim Zaza Ayaklanmasının Tarihsel Kökenleri. (İsveç’teyazdı, ama ölümünden sonra, İsveç’ten
Tanıdığı biri tarafından yayınlandı.)
9.Ayrıca çeşitli edebiyat dergilerinde şiirleri, yazıları yayınlandı.
Çıkardığı dergiler:
1.AYRE-Zaza Dil, Kültür, Tarih, Edebiyat Dergisi (Eylül 1985’den sonra, 14 sayı)
2.PİYA- Zaza Dil, Kültür, Tarih, Edebiyat Dergisi (AYRE’nindevamında, 1988’den sonra 14 sayı)
Öne çıkan özellikleri:
Ana dil sevgisi ve yazma tutkusu yüksek, sevgi ve saygıda kusur etmeyen, dayanışmacı, yardımsever, sözüne güvenilir, dostluğu sağlam, azimli, ahlaklı, namuslu, doğrucu, dürüst, alçak gönüllü.
Değerli, Rahmetli Hocamızın hayat hikâyesini ele almakla birlikte;
Zaza dil ve kültürüne gönül vermiş, kendi halkının ve halk değerlerinin yaşaması için hayatı pahasına mücadelesine inanarak yürüten ve bu uğurda hayatını kaybeden değerli insanlarımızı; Zaza davasına gönül vermiş değerli Hocamız, Ebubekir Pamukçu Hocanın 18. Temmuz ölüm günü nedeniyle hepsini en içten duygularımızla saygıyla anıyor ve kendilerine Allahtan Rahmet diliyoruz.
Meşaleyi yakmak büyük bir beceri ve özveri olduğu gibi o meşaleyi olimpiyat alanına taşımakta bir o kadar beceri, özveri ve duyarlılık gerektiren bir durumdur. Bu vesileyle bu yola gönül veren aydın ve şahsiyetlerin çalışma ve mücadelelerinde üstün başarılar diliyoruz.
Değerli insanlarımızın anılarının yaşatılması dileğiyle
Saygılarımızla.
Biyografiyi hazırlayan
Fahri PAMUKÇU
İbrahim BUKAN